EDİTÖRDEN, 03.05.2019; MEVLANA Dosya’sının Sunumu 04.05.2019 14:52:33

Anasayfa/ Editörden

EDİTÖRDEN, 03.05.2019; MEVLANA Dosya’sının Sunumu

        Kıymetli Okuyucularım;

        Bu hafta, dalmak istesem de başaramayacağım bir okyanustan bir ummandan; Hz Mevlana’dan derlediğim ve sadece ‘bir katre’ denilebilecek, çok yabancısı olmadığınız bir dosya ile karşınızdayım. Bu haftaki kısmet de Hz. Mevlana imiş.

       Niyet Hz. Mevlana olunca, sadece; “bu ummandan hangi birini seçebilirim...” meselesi günlerimi aldı. Öyle olunca eserleri yayına hazırlama süresi daraldı. İlk paket 3 eksiği ile yayına koyuldu. Kalan 2 menü bir sonraki gün yayınlanabildi, planladığım bir makaleye ise henüz başlanamadı. En kısa zamanda telafisine çalışacağım.

        Bu dosya -bir resim haricinde- tamamen Hz. Mevlana’ya tahsis edildi. Dosyanın insicamını bozmamak için, yayına hazırladığım bir hatıramı erteledim. Dosyada: Hz Mevlana’nın ve babası ‘Sultanü-l Ülema’ Bahaüddin Veled’in kısa hayat hikayelerini, Mevlana’nın eserlerinden, örnek olarak alınmış; 2 hikaye, 2 şiir, 2 fıkra, 2 özlü söz demeti, 1 hatıranın yanında, bir resim üstü sözü ile -birisi Dede Efendi’den olmak üzere 2 Mevlevi müzik klibi bulacaksınız.

        Bu özet dosyada olabildiğince, bir büyük şahsiyeti size tanıtmaya çalıştım. Ayrıca şu kanaatim de oluştu; Müteakip haftalarda -bağımsız dosya olmasa da- bazı fikir yazılarından, hayat düsturu sözlerinden, belki başka hikaye ve hatıralarından... çeşitli eserleri sitemizde istifadenize sunulacaktır. Böylece, her bir sözüne, her bir öğüdüne muhatap oldukça, ne ulu bir şahsiyetle karşı karşıya olduğumuzu görüp, bu haliyle Hz Mevlana gibi bir mürşidin, -ikamet ve türbe emanetinin- Anadolu’ya nasip olmasının bir lutf-u ilahi olduğunu idrak edeceksiniz.

        Hayatına, yazdıklarına, söylediklerine bakıldığında, Hz Mevlana’nın farklı bir alim, çok büyük bir mürşit olduğu anlaşılır; O, dergahına kapanıp kalmadan, halkın içinde halkla beraber yaşamış, her seviyedeki insanların meselelerini yakından görmüş, derin ilmi ve çok samimi kişiliği ile, her kesimin imanı, irşadı, iyiliği... için gayret etmiştir. Sevgi ve hoş görüsü ile açamadığı gönül kapısı yok gibidir, hatta bu etki, sekiz asır sonra bile artarak günümüzü de kapsamına almış olarak devam etmektedir.

         Hayatı açık seçiktir; ‘ulaşılmaz yaşanmaz menkıbelerle’ değil, dostlarıyla talebeleriyle esnafıyla, çarşı pazarıyla, çiftçisiyle, eşiyle, yakınlarıyla, oğluyla geliniyle, sultanlar dahil bütün sosyal yapı ile iç içe, bildiğimiz normal bir hayat yaşamıştır. İrşad uslubunda şekilciliğe değil, öze esasa öncelik veren, maksadını anlatırken muhataplarını sıkmayan, sözüne sohbetini fıkralarla, şiirlerle, kıssalarla,anekdotlarla zenginleştiren Hz Mevlana,  çok önemli bir rükün olarak, toplumun bir yarısını oluşturan kadınları da ihmal etmeyip, eğitimleriyle bizzat ilgilenmiştir; Bir yönüyle onlardaki üstün melekeleri nazara verirken, diğer taraftan; ‘hep siz haklısınız, hep siz mağdur ediliyorsunuz...’ edebiyatına da tevessül etmeyip, sözü eğip bükmeden, dikkat etmeleri gereken önemli zaaflarına da, her yeri geldikçe değinmiştir.

         Onda, ilim en’aniyeti, yapmacık vakar... gibi şeyleri göremeyiz. O filmlerde canlandırılan; -nedense- ‘bir cümle söylemek için üç dakika düşünen, bir taraftan bir tarafa iki dakikada dönen, bir eğri asa bir bohça ile gezen...’ tiplerden değildir yani. O ‘sıradan’ halkın içinde, yapılması ve söylenmesi gerekenleri vakti ve yeri gelince ortaya koyan hakiki bir mürşittir.

      Tetkik edildiğinde görüleceği üzere, ‘Mevlevilik’ adı altında gözlemlenip de eleştiri konusu yapılan her şey, kendisinden sonraki dönemlerde ortaya çıkmış uygulamalardır. Kendisi, sünni inanca mensup ilim ehli bir ortamda yetişmiş, büyük bir İslam alimidir. Onu biraz farklı kılan, coşkun duygusal kişiliği ve bu halin bazı tezahürleridir. Bu manada, sanki daha sonraki gelişmeleri hissetmişçesine, veya başka bir ifade ile ‘keramet göstererek’: “Canım tenimde oldukça Kur’an’nın kölesiyim. Muhammed Mustafa yolunun toprağıyım. Kim benden, bundan başka bir söz naklederse, ondan da söylediklerinden de şikayetçi olurum.” ifadesini kullanmıştır.                                                                                                 .           Hz Mevlana’nın bütün eserlerinde, Kur’an gibi, Nebiler gibi, diğer mürşitler gibi, hep ‘insan’ unsuru merkeze alınmış, hep ‘insanın yüceltilmesi, bu ve ebedi hayattaki mutluluğu hedef edinilmiştir. İnsana verilmiş emsalsiz melekeler, nimetler, insanın büyük sorumluluğu, hesaba muhatap olacağı, ‘nefis’ gibi en tehlikeli düşmanla baş başa yaşadığı... Hz Mevlana’nın da belli başlı derdi olmuştur.

        Sizleri, Kur’an’nın kölesi, Hz. Muhammed (sav) yolunun toprağı, asırların ve günümüzün en önemli, en etkili mürşitlerinden birisi... ile -faydalı olmasını temenni ederek- baş başa bırakıyorum. Her birinize, sağlıklı, huzurlu, hayırlı... günler ve gelecekler diliyorum.

Saygılarımla.

Hasan KUTLUTAŞ

Editöre Yazın