BİR AİLE REİSİ OLARAK HZ. MUHAMMED (s.a.v.)
Hz. Muhammed (s.a.v.),, özel yaşantısında ve ashâbına olan tavsiyelerinde, bir huzur yeri olduğunu belirterek, aileye çok önem vermiştir. Bir baba, bir aile reisi olarak aile fertlerine nasıl davranılması gerektiğini emir ve tavsiyeleri ile açıkladığı gibi, bizzat kendi uygulamaları ile de ortaya koymuştur. Meselâ vefatına kadar 25 yıl evli kaldığı Hz. Hatice ile saygı, sevgi ve dayanışma içerisinde mutlu ve her devirde -günümüzdeki nikâh dualarında bile- anılan ve örnek gösterilen bir aile olmuşlardır.
O bir peygamber ve devlet başkanı idi ancak her şeyden önce şefkatli bir baba ve örnek bir aile reisi olarak ailesini ihmal etmemiş, onlara zaman ayırıp ilgilenmişti. Gündüzünü genellikle ümmetine ve idarî işlere ayırırken, gecelerini ise evinde, zamanının bir kısmını ibadete, bir kısmını ailesine, diğer kısmını da dinlenmek üzere üçe ayırırdı. Kendisi aile fertlerinin eğitimini ihmal etmediği gibi, insanlara, bildiğini anlatacakları ilk kişilerin aile fertleri olduğunu öğütler, kendisine gelen heyetlere “ailenize dönün ve onlara talimde bulunun” derdi.
Hz. Muhammed (s.a.v.), erkeğin kadına iyi davranması gerektiğini her vesileyle ve kesin bir şekilde dile getirmiştir. Bu konuda; “En hayırlınız ailesi için hayırlı olandır. Bana gelince, ben aileme karşı en hayırlı olanınızım.” “Müminlerin imanca en mükemmel ve ahlakça en güzel olanı aile fertlerine yumuşak davrananıdır.” buyurmuştur. Aile kurumunun korunmasına çalışmış, mecburi bir hal olmadıkça boşanmanın karşısında olmuştur.
Çeşitli vesilelerle erkeklerin kadınlar üzerinde, kadınların da erkekler üzerinde hakları bulunduğunu söylemiştir. Kadınlar hakkında Allah’tan korkulmasını, onlara haksızlık yapılmamasını istemiştir. Hanımlarına iyi davranmış, onları dövmemiştir. Kendisi bunu yapmadığı gibi, hanımlarını dövenleri kınamıştır.
Hanımlarına olduğu gibi, kendi veya hanımlarının önceki evliliklerinden olup da bakımlarını üstlendiği çocuklarına, hizmetini görenlere, kölelerine karşı da iyi davranır, hiçbirini dövdüğüne veya azarladığına rastlanmamıştır.
Çocukları dünyaya gelince sevinmiş; vefatlarında ise üzülmüştür. Sözgelimi oğlu İbrahim’in doğum haberini getirene hediye vermiş; İbrahim’in annesi Mâriye’yi de cariyelikten azat etmiştir.
Hz. Muhammed (s.a.v.), aile fertlerinin eğlenme ve dinlenme gibi ihtiyaçlarını karşılar, meşru eğlencelerden onları yararlandırmaya çalışırdı. Bayram merasimlerine kızlarını ve hanımlarını da götürürdü. Aile bireyleri ile şakalaştığı olurdu, meselâ Hz. Âişe ile koşu yarışı yaptığı olmuştur.
Kendi çocuklarına olduğu gibi, başka çocuklara da şefkatli davranır, büyüklerle olduğu gibi onlarla da oturur sohbet ederdi.Torunlarını bazen omuzlarına alır, bazen de onları ata bindirir gibi sırtına alıp eğlendirirdi. Hanımlarının veya diğer aile fertlerinin yakınlarına arkadaşça davranır veya yanlarına geldiklerinde onlarla ilgilenir iltifatta bulunurdu. Gerekli durumlarda hanımları ile -Hz. Hatice ile ilk vahiy geldiğinde, Hz. Ümmü Seleme ile Hudeybiye barış görüşmeleri sırasında olduğu gibi- istişare eden Hz. Muhammed’in zaman zaman hanımlarının kıskançlıklarına, itirazlarına ve taleplerine maruz kaldığı da olmuş, fakat O bunları olağan karşılamış, işi büyütmemiştir.
Hasan KUTLUTAŞ
Kaynak:
(1) İbn Mâce, es-Sünen
(2) Ahmed b. Hanbel, El-Müsned.
(3) Sahih-i Buhârî Muhtasarı- Tecrid-i Sarih, Tercüme Ahmed Naim, Kamil Miras,
(4) Prof. Dr. İbrahim Canan, Kütüb-ü Sitte.
5) İslam Ansiklopedisi. TDV. Yayını.
(6) Hasan Kutlutaş, Kur’an’ın Ekseninde Hz. Muhammed ve Tarihçe-I Hayatı.