FIKRA VE ANLATMA-DİNLEME ADABI
Mizah Edebiyatı Terimi Olarak FIKRA NEDİR: Özlü anlatımı olan nükteli, güldürücü, düşündürücü kısa hikaye demektir.
Arapça kökenlidir. Eş/yakın anlamlısı: Latife, nükteli hikayecik, anekdot.
xxxxxxxxxx
A-Fıkralarda içerik olarak dikkat edilmesi gereken hususlar;
1-Fıkranın içeriği, adap ve toplumun genel ahlak kurallarına uygun olur.
2-Yaşanmamış veya yaşanma ihtimali olmayan, sadece insanları güldürmek için uydurulmuş fıkralar yazılıp, anlatılmaz.
3-Müstehcenlik ve argo kelimeler içermez.
4-Aile mahremiyetine giren konular, fıkra adı altında anlatılmaz.
5-Toplum ve kanunlarca suç sayılan, mesela; hırsızlığı, kapkaççılığı, rüşveti, kopyacılığı, sigara ve alkol kullanmayı, sarhoşluğu, uyuşturucu kullanımını, kumarı, zinayı, fuhuşu, sapıklıkları, ateizmi, komünizmi, yalanı, tembelliği, israfı, zulmü, kavgayı, katliamı,… teşvik edici, hoş ve olağan gösterici veya özendirici olmaz.
6-Toplumlarca ve bağlılarınca benimsenmiş dinleri, benimsenen mabutları, peygamber veya müntesiplerince kusallık atfedilen kişileri, kutsal addedilen kitapları, dini ilkeleri, ibadetleri, din büyükleri ve adamları fıkralar üzerinden hafife alınmaz.
7-Millet ve vatanları uğrunda savaşmış veya hayatlarını vermiş olanlarına, toplumun idarecilerine, önderlerine, milli kahramanlarına… fıkralar üzerinden hafife alınıp hakaret edilmez, küçük düşürücü yakıştırmalar yapılmaz..
8-Fıkralar bir belde halkını veya bir etnik guruba hakaret edici nitelikte olmaz.
9-Aile ve toplumda saygıyı, düzeni… dejenere edici nitelikte fıkralar yazılıp anlatılmaz.
10-Fıkralar malayani (boş, faydasız söz) olmaktan uzak, espri kalitesi ve nükte gücü yüksek, ders çıkarılma vasfına haiz, günlük hayatta karşılaştığımız veya karşılaşabileceğimiz olaylara misal teşkil edici, açıklık getirici… nitelikte olur.
,B-Fıkra anlatacak kişinin dikkat etmesi gereken hususlar;
1-Fıkra anlatılacak ortam, sohbet konularına, zamana, zemine, dinleyici profiline… vb. yönlerden müsait olur, genel kurallara dikkat edilmekle birlikte, mesela; eşlerin kendi aralarında, kadınların veya erkeklerin… kendi aralarında anlatabileceği fıkralar, o özel ortamların dışına taşırılmaz.
2-Müstehcen, ciddiyet dışı, bedeni veya toplumsal ayıplar, necis (pis, kirli) şeyler, argo… sınıfına giren kelimeler kullanılmaz.
3-Başkalarının söz veya anlatım hakkı engellenmez, sıranın gelmesi beklenir, genellikle büyüklere öncelik verilir.
4-Anlatılacak fıkranın nüktesinin, mesajının nerede ve nasıl vurgulanacağının provası zihinde yapıldıktan sonra anlatıma başlanmalıdır.
5-Gündeme ve sohbetin gidişatına uygun, ‘yeri geldiği için, gündeme bir özellik, bir espri katmak veya konuşmayı özetlemek üzere anlatılan fıkralar tercih edilir, herhangi bir münasebeti yokken; ‘durun size bir fıkra anlatayım’ diye anlatıma başlanmaz.
6-Söz alındığında çok sayıda fıkra peş peşe anlatılmaz, peş peşe iki veya üçten sonra başkalarına da söz sırası bırakılır, -araştırmacıların önerisi olan- toplamda yedi fıkrayı aşmamaya özen gösterilir.
7-Anlatılacak fıkraya tam vakıf olunur, mesela başladıktan sonra; “dur bakayım… nasıldı… “ gibi durumlara düşülmez, unutkanlık arazı varsa fıkra anlatmaya hiç başlanılmaz.
8-Meslek olarak fıkra programcısı, yazarı veya stand-up… değilsek, her gerekli gereksiz yerde fıkra anlatıp, ciddiyetten uzaklaşılmaz, keza her talep geldiğinde fıkra anlatılmaz, ortamın müsaitliği dikkate alınır.
9-Eğitici (öğretmen, subay, konferansçı) veya politikacı… olarak anlatılan konuya anlaşılırlık ve etkinlik katmak, dikkat çekmek için, konuşma uygun fıkralarla desteklenir.
10-Anlatım; düzgün ve anlaşılır bir dille, acelesiz, içindeki nükteyi hissettirecek şekilde, kısa ve ayrıntısız yapılır.
11-Anlatılan fıkranın ayrıca açıklanmasına girişilmez.
12-Anlatılan fıkranın kahramanının şive taklitlerini tam beceremiyorsak, -fıkranın değerini düşürmemek için- taklit işine hiç girilmez, normal kendi şivemiz tercih edilir.
13-Fıkra anlatırken mütebessim bir yüz ifadesi tercih edilir.
14-Kendi anlattığımız fıkraya, dinleyenlerden daha fazla gülünmez, keza fıkrayı henüz anlatmaya başlarken veya ortalarda asla gülünmez.
15-Aynı fıkrayı, aynı dinleyici veya dinleyicilere sık sık anlatma unutkanlığına düşmemeye dikkat edilir.
16-Bir kişi, zümre veya belde kendileriyle ilgili anlatılan fıkralardan rahatsız oluyorlarsa, o tür fıkraların anlatımından kaçınılır, fıkra kriterlere uyuyor ve anlatılmasında illa fayda bulunuyorsa, girişlerde özel isimler yerine ;”adamın birisi, bir kasabada…” gibi genellemeler tercih edilir.
17-Fıkrada geçen yabancı isimlerin telaffuzunu beceremiyorsak, ‘İngilizin biri’, ‘Yahudi…’, ‘adamın biri, bir yerde’…gibi genel ve geniş kapsamlı kelimeler tercih edilir.
C-Fıkra dinleyen kişilerin dikkat etmeleri gereken hususlar;
1-Fıkra anlatana ve diğer dinleyenlere saygı gösterilir, sessizliğe riayet edilir, dikkatle dinlenir.
2-İyi fıkra anlatıcısı, aynı zamanda iyi bir dinleyici olmalıdır, mesele birisi fıkra anlatırken, ‘anlatılandan daha iyisini biliyormuşçasına’ bir davranış sergilememelidir.
3-Fıkra anlatılan bir ortamda, birisi bitirir bitirmez hemen söze başlanmaz, anlatılan fıkranın esrisinin hissedilmesine, mesajının özümsenmesine… zaman ve fırsat tanınır.
4-“Bir gün Temel’e” veya “Bektaşi’nin birisi” denir denmez gülmeye başlanmaz.
5-Fıkradaki nükte ne kadar hoşumuza giderse gitsin, ‘orantısız’ uzunlukta ve çok fazla gülünmez.
6- Adap ölçülerine uymayan fıkraları anlatanların fıkralarına gülüp de. ‘hoşlanmışçasına, teşvik edici, özendirici’ tavırlar takınılmaz, hatta yüz ifadelerimizle veya duruma göre doğrudan sözlü olarak tepki verilir.
7-Birisi daha önce anlattığını unutarak bir fıkrayı tekrar anlatıyorsa, ilk defa duyuyormuş gibi dinlenerek, anlatan kişiyi bozmamaya çalışılır.
8-Bildiğimiz bir fıkrayı bir başkası, eksik, yavan, hakkını veremeden anlatsa bile, ‘dur, bunun aslı şöyledir…’ diye anlatanın sözü kesilip, bozulmaz.
D-Fıkra yazarlarının, paylaşımcıların, radyolarda, televizyonlarda ve kliplerdeki fıkra anlatıcılarının dikkat etmeleri gereken hususlar;
1-Gazete, dergi, kitap… gibi yerlerde yayınlanan, medya alternatiflerinde sesli ve görüntülü anlatılan, iletişim gereçleri üzerinden paylaşılan, sahnelerde seyirci kitlelerine sunulan fıkraları… her yaşta, her cinsiyetteki insanların okuyabileceği, dinleyebileceği veya seyredebileceği dikkate alınarak, dar dairedeki fıkra anlatıcılarından çok daha fazla sorumluluk hissedilir, yukarıda özetlenen ‘fıkra ve anlatma adabı’na herkesten çok daha fazla uyulur.
2-Gençlik, kişilikleri şekillenmekte olan yeni kuşaklar, aile müessesi, toplumun kültürü… herkesten fazla korunur.
3-Ahlaki ölçülere, haya, edep… gibi toplumsal değerlere herkesten fazla saygılı olunur,
4-Milletlerin ahlakını ve milli kültürünü bozmayı, bütün insanlığın ortak paydası vasfındaki ahlaki kriterleri dejenere etmeyi ilke edinmiş, hedonizmin ve ‘beşinci kol’ faaliyetlerinin aleti durumuna düşülmez.
4-“Çok olsun, kitap kalın olsun” düşüncesi yerine, “ az, öz, kaliteli, kriterlere uygun olsun” ilkesi tercih edilir.
5-‘Batılı tasvir’ (yanlış ve çirkin şeyleri açıklama, anlatma) durumuna düşülmez, doğru ve nezih eserler vererek de tanınıp geçim sağlanabileceğinin idraki içinde olunur.
6-Fıkra yazımlarında, kahramanlarının (Temel, Yahudi vb.) şivelerinin taklidi becerilemiyorsa normal şive ile yazılır.
E-Anne, Baba, öğretmen, amir, işveren… gibi sorumluluk makamında olanların fıkralarla ilgili dikkat etmeleri gereken hususlar;
1-Sorumluluk dairesindekilerin fıkra ve anlatım adabına uymayan kitap ve yayınlardan, paylaşımlardan, o tür medya programlarından uzak durmaları olabildiğince sağlanır.
2-Adaba uymayan fıkra kitapları önerilmez, satın alınmaz.
3-Muhteva olarak adaba uymayan fıkra kitaplarına sponsorluk yapılmaz, yayımına, dağıtımına, okunmasına… vasıta veya yardımcı olunmaz.
4-Kültürün ve günlük hayatın bir parçası olması hasebiyle, sorumlu oldukları kişilerin nezih, adaba uygun fıkraları öğrenmelerine yardımcı olunur, bilinenler –yeri geldikçe- anlatılır, ilgili güvenilir kaynaklara yönlendirilir.
5-Özellikle Nasrettin Hoca gibi büyük öneme haiz milli ve kültürel değerimiz, adap ölçüsünden yoksun kişi ve çevrelerin dejenerasyonuna karşı hassasiyetle korunur.
6-Her kademedeki -özellikle eğitim ve kültürel alanlardan sorumlu- resmi amirler adaba aykırı fıkralara karşı teyakkuz halinde olur, ‘basın, yayın, fikir hürriyeti’ adı altında yapılan ahlak dejenerasyonu ve suça özendirme teşvik edilmez, basımına yayımına aracı olunmaz, toplumsal hassasiyetin oluşturulmasına gayret edilir, -her duyup okuduklarından etkilenme çağını yaşayan- çocuklar ile öğrencilerin, gençlerin, halkın… olumsuz yayınlardan etkilenmemesinin yasal önlemleri alınır. Nezih, adaba uygun, güvenilir kaynaklar teşvik edilir, desteklenir.
NOT:
1- ‘Adap’ edep kelimesinin çoğul şeklidir. ‘Edep’ ise, toplumun kültür ve geleneklere uyma, en güzel ve en uygun şekilde davranma, -gereken yerde- utanma, çekinme, sıkılma duygusu, nezaket ve incelik ve bir işi usulünce yapma demektir.
2- Bu yazıdaki kriterler, bir hayal ürünü olmayıp, onlarca kitap, birçok ilgili internet sitesi, binlerce fıkra… incelendikten sonra, -azınlıktaki müspetleri tenzih ederek- görülen fiili vehamet karşısında, bir sorumluluk duygusuyla hazırlanmıştır.
***
“İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında gözetleyen yazmaya hazır bir melek bulunmasın.” (Kaf S./18)
“Neye nasıl güldüğün terbiyeni, neye güldüğün seviyeni gösterir.” (Mevlana)
“Kalem kafanın dilidir.” (İspanyol Atasözü)