HZ. MUHAMMED’İN (s.a.v.) ÇOCUKLARI DAMATLARI TORUNLARI ve EHL-İ BEYT’İ 03.01.2023 09:20:10
Anasayfa/ Makaleler
MUHAMMED’İN (s.a.v.) ÇOCUKLARI DAMATLARI TORUNLARI . ve EHL-İ BEYT’İ
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) ilk önce tamamı Hz. Hatice’den (r.a.)olmak üzere ikisi erkek, dördü kız altı çocuğu olmuştu. Daha sonraki yıllarda Mısır Hükümdarı’nın gönderdiği ve Müslümanlığı kabul eden cariyesi Mâriye’den de İbrahim ismi verilen bir oğlu daha oldu. Muhtemel sıraya göre isimleri ve hayatlarının özeti şöyledir:
- Kâsım: Hz. Hatice’den olan ilk çocuğu ve ilk oğludur. M. 598 yılında doğmuştur. Hz. Muhammed’in ‘Ebû’l Kâsım’ künyesini kullanmasının sebebi olan Kâsım, iki yaşına geldiğinde vefat etmiştir.
- Hz. Zeyneb (r.a.): Hz. Muhammed’in Hz. Hatice’den doğan ikinci çocuğu ve ilk kızıdır. 601 yılında doğmuştur. Teyzesi’nin oğlu Ebû’l- Âs ile evlendi. Kocası izin vermediği için Hicret’e katılamayıp Mekke’de kaldı. Kocası Bedir Gazvesi’ne müşriklerin safında katılıp esir düştü. Hz. Muhammed damadını Mekke’ye vardığında Hz. Zeyneb’i Medine’ye göndermesi şartıyla serbest bıraktı. Hz. Zeyneb serbest bırakılıp da Medine’ye doğru yola çıkınca Kureyşliler peşlerine düştüler ve yetiştiler. Müşriklerce devesi ürkütülen Hz. Zeyneb bir kayanın üstüne yuvarlandı ve kaburga kemiği kırıldı, bu arada karnındaki çocuğunu da düşürdü.
Kocasının Müslüman olmaması bir araya gelmelerine engel teşkil ettiğinden beş yıl kadar Hz. Zeyneb Medine’de, kocası ise Mekke’de yaşadı. Ebû’l- Âs, 629 yılında Müslüman olduğunu açıklayarak Medine’ye hicret etti. Hz. Muhammed de onların daha önceki nikâhlarıyla evliliklerinin devamına izin verdi. Hz. Zeyneb henüz yirmi sekiz - yirmi dokuz yaşında iken, 630 yılında Medine’de vefat etti. Hz. Zeyneb’in Ali isminde ve henüz ergenlik çağına ulaşmadan vefat eden bir oğlu ile Ümame isimli bir de kızı olmuştu.
- Hz. Rukiyye (r.a.): Hz. Muhammed’in Hz. Hatice’den doğan üçüncü çocuğu ve ikinci kızıdır. 602 yılında doğmuştur. Nübüvvetten önce babasının amcası Ebû Leheb’in oğlu Utbe ile nikâhlandı. Henüz düğünleri yapılmadan Tebbet Sûresi’nin nazil olması üzerine Ebû Leheb ve karısı Hz. Muhammed’in kızlarını boşattı. (Hz. Muhammed’in bir diğer kızı Ümmü Gülsün de Ebû Leheb’in bir diğer oğlu ile nikâhlanmıştı.) Hz. Rukiyye daha sonra Hz. Osman ile evlendi ve onunla birlikte önce Habeşistan’a, Mekke’ye döndükten sonra da Medine’ye hicret ettiler. Henüz iki yaşındayken, 625 yılında vefat eden ve Abdullah adı verilen bir oğlu olmuştu. Hz. Rukiyye, Hz. Muhammed’in Bedir seferine hazırlandığı günlerde kızamığa yakalandı ve babası Hz. Muhammed seferde iken 624 yılında 22 yaşında vefat etti.
- Hz. Ümmü Gülsüm / Külsum (r.a.): Hz. Muhammed’in Hz. Hatice’den doğan dördüncü çocuğu ve üçüncü kızıdır. 604 yılında doğmuştur. Çocuğu bulunmadığı halde niçin Ümmü Gülsüm şeklinde anıldığı bilinmemektedir. Nübüvvetten önce babası Hz. Muhammed’in amcası Ebû Leheb’in oğlu Uteybe ile evlenmişti. Ancak Hz. Muhammed ve İslamiyet’e düşmanca tavrına karşılık Tebbet Suresi’nin nazil olması üzerine Ebû Leheb ve karısı onu da boşatmıştı. Ablası Hz. Rukiyye daha önce Hz. Osman ile evlenmiş, ancak 624’te genç yaşında vefat edince Hz. Muhammed, Hz. Osman’la Hz. Ümmü Gülsüm’ü evlendirdi. Hz. Ümmü Gülsüm de bu evlilikten yaklaşık altı yıl sonra 630’da 26 yaşında iken vefat etmişti.
- Hz. Fâtıma (r.a.): Hz. Muhammed’in Hz. Hatice’den doğan beşinci çocuğu, dördüncü ve en küçük kızıdır. 606 yılında doğmuş, on dört yaşlarında iken annesi Hz. Hatice vefat ettiğinden yetim kalmıştı. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) neslini devam ettiren, O’nun en fazla sevdiği kızı ve Ehl-i Beyt’in beş rüknünden birisidir. Lakabı ‘beyaz, parlak ve aydınlık yüzlü kadın’ anlamında ‘Zehra’ olmakla beraber ‘iffetli ve namuslu kadın’ anlamındaki ‘Betül’ lakabıyla da anılmıştır. Hz. Fâtıma 18 yaşını tamamladıktan sonra Hz. Ali (r.a.) ile 623 yılında evlendirilmiştir. Bir peygamber ve Devlet Başkanı’nın, Bedir Savaşı’nın muzaffer komutanının kızı olmasına rağmen, kaynaklarda belirtildiğine göre çeyizi şunlardan ibaretti; kadife bir örtü, içine hurma lifi doldurulmuş deri bir yastık, iki el değirmeni ve deriden yapılma iki su kabı. Evlilik hayatında da babası gibi mütevazi bir hayat yaşardı. Evinin işlerini kendisi yapar, el değirmeninde bizzat un öğütür, kuyudan su çekip taşırdı. Kocası Hz. Ali ona bir yardımcı tutacak kadar varlıklı değildi, devlet hazinesinden cariye (savaş esiri kadın hizmetçi) talebini de babası Hz. Muhammed (s.a.v.) uygun bulmamıştı.
625’de ilk çocuğu olan Hasan’ı, bir yıl sonra da Hüseyin’i dünyaya getirdi. Daha sonraki yıllarda Muhsin ile Ümmü Gülsüm ve Zeyneb’i doğurdu. Hz. Muhammed’in ölümünden sadece beş buçuk ay sonra 632 tarihinde, henüz 26 yaşlarında iken vefat etti.
Hz. Muhammed’in terbiyesiyle yetişen Hz. Fâtıma, hem hayâ ve edebinden, sade ve mütevazı yaşamasına, konuşma tarzından (Tirmizî) yürüyüşüne kadar (2) birçok hususta babasına benzerdi. Hz. Muhammed, ‘Cennetlik kadınların en faziletlilerini’ saydığı bir hadisinde de önce Hz. Meryem, Hz. Hatice ile Hz. Fâtıma’nın, sonra da Hz. Asiye’nin adlarını söylemiştir. (3) Hz. Muhammed, Hz. Fâtıma ile Hz. Ali’yi ve çocukları Hasan ile Hüseyin’i abasının altına alarak; “Allah’ım! Bunlar benim Ehl-i Beytimdir; onları kötülüklerden koru ve kendilerini tertemiz kıl” diye dua etmiştir. (4)
- Abdullah: Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Hz. Hatice’den(r.a.) 611 yılında doğan altıncı ve son çocuğu, ikinci oğludur. 18 aylıkken vefat etmiştir.
- İbrahim: Hz. Muhammed’in 60 yaşında iken, 630 yılında, cariyesi Hz. Mâriye’den doğan oğludur. İbrahim 17 aylık iken 632 yılında vefat etmiştir.
E- Damatları
Hz. Muhammed’in kızlarının dördü de yetişkinlik çağına gelmişler ve evlilik yapmışlardır. İlk üçü İslamiyet’in zuhurundan önce, Hz. Fâtıma ise sonra evlenmişlerdi. Kızlarından ikisi ikinci sefer evlenmek durumunda kalmışlardı. Hz. Muhammed’in –boşananlar dahil- beş damadı olmuştur. Bunlarla ilgili özet bilgiler şöyledir:
- Hz. Ebû’l As (r.a.): Hz. Hatice’nin kız kardeşinin oğlu idi. Hz. Muhammed’in en büyük kızı Hz. Zeyneb ile İslamiyet’in zuhurundan önce evlenmişti. Ebû’l Âs uzun zaman İslamiyet’i kabul etmedi. Hicret sırasında eşi Zeyneb’i de Medine’ye göndermedi. Bedir Savaşı’nda Müslümanlar’a esir düşünce, Hz. Zeyneb’i Medine’ye göndermek şartıyla serbest bırakıldı. Hz. Zeyneb bazı engellemelere rağmen Medine’ye Hz. Muhammed’in yanına ulaşabildi. Ancak dört veya beş yıl sonra, 629’da Müslüman olan Ebû’l Âs da Medine’ye gelerek, Hz. Zeynep’le nikâh yeniledi. Hz. Ebû’l As Mekke’nin zenginlerinden ve kendisine emanet bırakılacak derecede güvenilir bir kimseydi. Müslüman olduktan sonra Hz. Ali ile beraber Yemen’e gittiği ve orada bir müddet görevli kaldığı nakledilir. 634 yılında vefat etmiştir.
- Utbe: Hz. Muhammed’in amcası Ebû Leheb’in büyük oğlu idi. Hz. Muhammed’in ikinci kızı Hz. Rukiyye ile Hz. Muhammed’e peygamberlik gelmeden önce evlenmişti.
İslamiyet zuhur edip de ihtilaf çıkınca Ebû Leheb ve karısı oğulları Utbe’ye baskı yaparak Hz. Rukiyye’ti boşatmışlardır. Utbe Mekke’nin fethinden sonra İslamiyet’i kabul etmiştir.
- Uteybe: Ebû Leheb’in küçük oğlu idi. Hz. Muhammed’in üçüncü kızı Hz. Ümmü Gülsüm ile Hz. Muhammed’e peygamberlik gelmeden önce nikâhlanmıştı.. İslamiyet zühur edip de ihtilaf çıkınca Ebû Leheb ve karısı -diğer oğulları gibi- Uteybe’ye de baskı yaparak Hz. Ümmü Gülsüm’ü de boşatmışlardır.
- Hz. Osman bin Affân (r.a.): 576’da Taif’te doğdu. Kureyş’in en zengin tüccarlarındandı. Annesi Hz. Muhammed’in halasının kızıdır. Emevî (Ümeyye) kabilesine mensuptu. İlk on Müslüman’dan birisi oldu. Kısa bir süre sonra Hz. Muhammed’in kızı Rukiyye ile evlendi. 615 yılında hanımıyla birlikte önce Habeşistan’a, beş yıl sonra Mekke’ye döndükten sonra da Medine’ye hicret ettiler. Bedir Savaşı’na gidilirken Hz. Osman hasta olan hanımının başında bırakıldı. O arada Hz. Rukiyye vefat etti. (624) Hz. Muhammed, Hz. Osman’ı daha sonra diğer kızı Hz. Ümmü Gülsüm ile evlendirdi. 630 yılında o da vefat etti. Hz. Osman, Hz. Muhammed’in iki kızıyla evlenmiş olduğu için “zü’n-nureyn” (iki nur sahibi) lakabıyla meşhur olmuştur.
Aynı zamanda vahiy kâtipliği, seferlere çıktığında Medine’de Hz. Muhammed’e vekillik, Hudeybiye Antlaşması öncesinde elçilik, Hz. Ebû Bekir’e hilafeti zamanında kâtiplik ve danışmanlık, Hz. Ömer’e danışmanlık yapmıştır. Hz. Ömer’den sonra üçüncü halife olarak, 644-656 yılları arasında İslam Devleti’ni yönetti.
Hz. Osman’ın en meşhur vasfı engin bir hayâ duygusuna sahip olmasıydı. (2) Cennetle müjdelenen on sahâbeden biri de Hz. Osman’dı. Geceleri ibadetle, gündüzleri oruçla geçiren Hz. Osman nazik ve mahcup bir tabiata sahip olmanın yanı sıra son derece cömertti. Hz. Osman ilmî bakımdan da temayüz etmişti, Kur’an’ın hafızı ve daha Hz. Muhammed’in sağlığında fetva verebilen birisiydi.
- Hz. Ali bin Ebû Tâlib (r.a.): 600 yılında doğan Hz. Ali, Hz. Muhammed’in Amcası Ebû Tâlib’in oğlu idi. İlk Müslümanlar’dandı. Hz. Muhammed’in kızı Hz. Fâtıma ile evlenmiş, bu evlilikten üç erkek iki de kız çocukları olmuştu. Yedi yaşından itibaren Hz. Muhammed’in yanında büyümüştür. O’nun peygamberliğine on yaşında iken ilk iman edenlerdendir. Hz. Muhammed’le birlikte ilk namaz kılan kimsedir. Hz. Muhammed (s.a.v.) 622’de Medine’ye hicret etmeye karar verdiğinde, o gece Hz. Ali’yi, kendisini öldürmeye gelecek müşrikleri oyalamak ve yokluğunu gözlemek maksadıyla Mekke’de bırakmıştır. Bedir, Uhud, Hendek ve Hayber başta olmak üzere hemen hemen bütün savaş ve seferlere katılmış, ordunun sancaktarlığını yapmış ve büyük kahramanlıklar göstermiştir. Hz. Muhammed’in vekili olarak Medine’de kaldığı da olmuştur. Vahiy kâtipliği yapmış, Hudeybiye Antlaşması’nı o yazmıştır. Hz. Osman şehit edilince, ashâbın ileri gelenlerinin ısrarları üzerine 656 yılında halife olmayı kabul etmiştir. Dördüncü halife olarak Kûfe’de, intikam almak isteyen bir Harici tarafından zehirli bir hançerle sabah namazında yaralanmış, iki gün sonra 661’de vefat etmiş ve Irak’ta bulunan Kûfe’ye (bugünkü Necef) defnedilmiştir.
Hz. Ali ashâb-ı kiram arasında Kur’an, hadis ve özellikle fıkıh alanındaki bilgileriyle kendini kabul ettirmiş bir otoritedir. O’nun, İslam’ın yayılışına katkısını, ilim, takvâ, ihlâs, samimiyet, fedakârlık, şefkat, kahramanlık ve şecaat gibi yüksek ahlaki ve insanî vasıflarını, Kur’an ve sünneti en iyi bilenlerden biri olduğunu hemen hemen bütün Sünni ve Şii kaynaklar ittifakla belirtirler. 536 hadis rivayet etmiştir. O, Kur’an ve sünnete tam anlamıyla bağlı, dünyevi işlerden uzak kalmayı dileyen, talihsiz savaşlar sonunda gözyaşı döküp muhaliflerinin iman ve hidayetleri için dua edecek kadar hassas, takvâ sahibi ve idealist bir mümindi.
F- Torunları
Hz. Muhammed’in 5 erkek 3 kız olmak üzere 8 torunu dünyaya gelmiştir. Bunlardan erkekler; Ali, Abdullah, Hasan, Hüseyin, Muhsin, kızlar ise; Ümame, Ümmü Gülsüm, Zeyneb’dir.
Hz. Muhammed’in erkek torunları:
- Ali: Annesi büyük kızı Hz. Zeynep, babası ise Hz. Ebûl- Âs’dır. Küçük yaşta vefat etmiştir.
- Abdullah: Annesi ikinci kızı Hz. Rukiyye, babası Hz. Osman’dır. İki yaşında iken vefat etmiştir.
- Hz. Hasan (r.a.): (625-669) Küçük kızı Hz. Fâtıma’nın büyük oğludur. Babası Hz. Ali’den sonra beşinci Halife ilan edilmişse de, muhtemel fitneleri önlemek için birkaç ay süre sonra Muaviye lehine feragat etmiştir. Hz. Muhammed’in soyu Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’den devam etmiştir. Hz. Hasan’ın soyundan gelenlere ‘Seyyîd’ denilmektedir.
- Hz. Hüseyin (r.a.): (626-680) Hz. Muhammed’in küçük kızı Hz. Fâtıma’nın ikinci oğludur. Babası Hz. Ali’dir. Hz. Ali’den sonra Halife olan Muaviye’nin oğlu Yezîd zamanında, Kûfeliler’in daveti üzerine Irak’a gittiğinde Kerbelâ denen yerde, -siyasi rekabete bağlı çekememezlik nedeniyle- bütün aile fertleri ve beraberindekilerle birlikte katledilmiştir. (680) Bu peygamber torununa yapılan büyük hunharlık İslam âleminde çok derin bir üzüntüyle karşılanmış, ancak bazı kesimlerce günümüze kadar gelecek şekilde siyaseten kullanılarak, hiç alakası olmayanlar ve bu üzüntüyü paylaşanlar bile adeta suçlanmıştır. Hz. Hüseyin’in soyundan gelenlere ‘Şerîf’ denilmektedir.
- Muhsin: Annesi Hz. Fâtıma babası Hz. Ali’dir. Küçük yaşta vefat etmiştir.
Hz. Muhammed’in Kız Torunları
- Hz.Ümame (r.a.): Annesi Hz. Zeynep babası Hz. Ebûl- Âs’dır. Yaptığı evlilikten Yahya adında bir oğlu olmuşsa da nesli devam etmemiştir.
- Hz. Ümmü Gülsüm (r.a.): Annesi Hz. Fâtıma babası Hz. Ali’dir. Hz. Ömer halife iken önce onunla evlendirilmiş, Hz. Ömer’den Rukiyye ve Zeyd adlı iki çocuğu olmuş ve çocukları küçük yaşlarında vefat etmişlerdir. Hz. Ömer, şehit edilince Muhammed b. Cafer’le evlenmiş ve bundan da bir çocuğu olmuştur.
- Hz. Zeyneb (r.a.): Annesi Hz. Fâtıma babası Hz. Ali’dir. Câ’fer b. Ebû Tâlib’in oğlu Abdullah ile evlenmiştir. Bu evlilikten Ali, Avn, Muhammed, Abbas ve Ümmü Külsûm adlı çocukları olmuştur.
G- Hz. Muhammed ve ‘Ehl-i Beyt’i (Hane halkı)
‘Ev halkı’ anlamına gelen ‘Ehl-i Beyt’ terkibi ev sahibiyle onun eşini, çocuklarını, torunları ve yakın akrabalarını kapsamına alır. Anlamında genellik varsa da Ehl-i Beyt tabiri, İslam tarihinin başından günümüze kadar sadece ‘Hz. Muhammed’in (s.a.v.) ailesi ve soyu’ manasına gelen siyasi ve hukuki mahiyeti de olan özel bir kavram olarak kullanılmıştır.
Kur’an’da ‘Ehlü’l-beyt’ terkibi üç ayette geçmektedir. (11/73 vd.) Hadis olarak nakledilen çeşitli rivayetlerde de Ehl-i Beyt tabiri yer almış ve bunların birçoğunda Hz. Muhammed’in ev halkı kastedilmiştir. Rivayetlerin bir kısmında belirtildiğine göre Hz. Muhammed ashâbına, ‘Kur’an ile Ehl-i Beyt’inden ibaret olan iki değerli kaynak bıraktığını’ söylemiş ve onlar hakkında dikkatli olmalarını istemiştir. Ancak daha yaygın olan rivayetlerin bir kısmında -meselâ Vedâ Hutbesi’nde- sadece ‘Kur’an’ zikredilmiş, bazılarında ise onunla birlikte ‘sünnetine sahip çıkılması’ hususuna önem verilmiştir.
Tarih boyunca en çok tartışılan konulardan biri de Hz. Muhammed’in Ehl-i Beyt’ine kimlerin dâhil olduğu meselesi olmuştur. Bazı rivayetlere göre Ehl-i Beyt’e ilişkin Azhâb Suresi 33. ayet nazil olduğunda orada bulunan veya sonradan gelen Hz. Ali, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin’i abasının altına alarak, “Allah’ım, bunlar benim Ehl-i Beytim’dir, onları günahlarından temizle!” diye ettiği duaya istinaden burada ismi geçenlerdir. Bazılarına göre Hz. Muhammed dâhil beş kişi ve onların soyundan gelenler, diğer bazı rivayetlere göre Hz. Muhammed’in hanımlarını kapsayacak şekilde, sadaka almaları haram kılınan yakınları da Ehl-i Beyt’e dâhildir. Hz. Muhammed’in bütün yakınlarını ve akrabalarını yani Hâşimoğulları’nı kapsamına alacak şekilde geniş bir muhtevaya sahip bulunduğu ileri sürenler de olmuştur. Ancak anılan ilk beş kişinin Ehl-i Beyt’ten oldukları tevatür derecesine ulaşan hadislerle sabit olup, birçok hadis ve ilgili ayet de bu görüşü desteklemektedir.
Sünni âlimlerine göre Ehl-i Beyt mensupları Hz. Muhammed’in neslinden gelme şerefini taşımakla birlikte hiçbir zaman hata ve günah işlemekten korunmuş değildirler. Zira ‘ismet’ sıfatı sadece peygamberlere mahsustur. Yakınları da diğer insanlar gibi ilahi emirlere uydukları takdirde Allah nezdinde değer kazanırlar, aksi halde Hz. Nuh’un oğlu, Hz. Lût’un hanımı ve Hz. Muhammed’in amcası örneklerinde olduğu gibi peygamber soyundan olmaları kendilerine bir üstünlük sağlamaz. Ehl-i Beyt’in kapsamı, vasıfları ve günahlardan masumiyeti konularında Şii âlimlerince benimsenen anlayışların birçoğu, sünnî âlimlerce tutarlı görülmez.
Hasan KUTLUTAŞ
Kaynak:
(1)Prof. Dr. Abdurrahman Çetin, Örneklerle Peygamberimiz,
(2) Sahih-i Müslim Tercemesi, Ahmed Davudoğlu,
(3) Ahmed b. Hanbel, El Müsned,
(4) -Prof. Dr. İbrahim Canan, Kütüb-ü Sitte,
(5) İslam Ansiklopedisi. TDV. Yayını.
(6) Sahih-i Buhârî Muhtasarı- Tecrid-i Sarih, Terc: Ahmed Naim, Kamil Miras
(7) Hasan Kutlutaş, Kur’an’ın Ekseninde Hz. Muhammed ve Tarihçe-I Hayatı..