MEVLANA’YA GÖRE; AKIL
Eserlerinde aşkı akıldan üstün tuttuğu görülse de Mevlana, akla da gereken değeri verir. Ancak ne hazindir ki, Mevlana'nın eserlerini tercüme edenler aşkı ön plana çıkararak aklı adeta yok saymışlardır. Halbuki Mevlana eserlerinde aklın İslam nazarındaki yerine dikkat çekmiş ve akıl olmadığı müddetçe İslamın da olmayacağını belirtmiştir.
“Aklını, hiçbir şeye muhtaç olmayan, herkesin kendisine muhtaç olduğu Allah'ın (cc) aşkıyla, ululatırsan, Allah (cc) her şeyin on mislini yahut yedi yüz mislini verir sana."
Mektubat isimli eserinde aklın yerini ise şöyle beyan eder: "Yüce Yaratan, Melekleri yarattı, onlara akıl verdi; hayvanları yarattı onlara şehveti verdi, insanlara ise hem aklı hem şehveti verdi. Aklı şehvetten üstün olan, meleklerden de üstündür, şehveti aklından üstün olan, hayvanlardan daha aşağıdır."
Mevlana eserlerini incelediğimizde genel olarak insanı "ruh, akıl ve ask" üçgeninden ibaret bir varlık olarak gördüğünü müşahede ederiz. Ruhu ve aşkı görüp aklı görmemek Mevlana'yı anlamamak demektir.
Mektubat isimli eserinde aklın önemini anlatırken, Peygamber Efendimizden (sav) bir hadise naklederek aklın Allah (cc) indindeki yerine dikkat çeker:
"Hazreti Peygamber (sav) buyurdu ki: " Allah (cc), aklı yaratınca, gel dedi ona, akıl geldi. Sonra git dedi, akıl gitti. Sonra kalk dedi; akıl kalktı. Sonra otur dedi, akıl oturdu. Sonra konuş dedi, akıl konuştu. Sonra sus dedi, akıl sustu. Sonra şöyle buyurdu: “Üstünlüğüme, büyüklüğüme yemin olsun, senden daha üstün bir yaratık yaratmadım, seninle hitap ederim, seninle yadedilirim, senin yüzünden sevap veririm, senin yüzünden azap ederim."
İslam akla çok önem verir. Akılsızları İslam’la yükümlü tutmaz. Bu gerçek Kur’an’da yüzlerce ayette beyan edilir. Kendini Kur'an'ın bir bendesi sayan Mevlana'nın akıldan bahseden ayetleri görmemesi mümkün değildir.
Mevlana'ya göre akıl sınırlıdır. Sınırsız şeyleri tek başına kavrayamaz. Ancak bazı akıllar üstündür ki, bunlar da peygamberlerdir. Yalnızca onlar insanın cüz-i aklını külli akla, yani Hakikat-ı Muhammediye’ye yani, yaradılış sırrına ulaştırabilir. Bu iki akıl arasındaki bağı teşkil edenler peygamberler ye büyük zatlardır, onların yollan da aşktır.
Mevlana, aklın vahyin ışığında yürüdüğü müddetçe insanı hakikate götüren en büyük vasıtalardan biri olduğunu söyler. "Aklın karartısında ne alemler vardır; şu akıl denizi ne de engindir. Akıl gizlidir; görünense başka bir alemdir." diyen Mevlana, vahiyle nurlanmamış aklın nefis kesileceğini de şu veciz sözüyle ifade eder: "Akıl, akıl olduğundandır ki işlerin sonunu görür, sonu görmeyen akıl nefis kesilir. Aklın deveciye benzer, sense devesin, seni emrine ram eder; ister istemez, dilediği yere çeker götürür"
İslam'da meşveretin önemine de dikkat çeken Mevlana, akılların diğer akıllarla bir araya gelerek gidilecek yolun bulunabileceğini beyan eder:
"Akıl, bir başka akılla çift oldu mu, ışık çoğaldı, yol belirdi demektir. Fakat nefis, bir başka nefisle sevindi mi, karanlık artar, yol belirsiz olur. Akıl bir başka akıldan güç-kuvvet kazanır."
Akil genel olarak ikiye ayrılır: Akl-ı Cüz'i ve Akl-ı Külli. "Hakikat Muhammediye" de denilen Külli akıl ise, yaratıcı kudretin faal olarak görülmesine denilir. Akl-ı kül her şeyi ortaya koyan, bulan, meydana getirendir. Cüz-i akıl, her zaman öğrenmeye muhtaçtır. Küll-i akıl ise öğretmendir. Peygamberler Akl- küldür. Cüz-i Akı Küll-i Akla Peygamberler bağlar. Yeryüzünde görülen her şey külli Aklın gölgesidir. Mevlana'nın Cüz-i akla değer vermesi; "Külli akıldan bir parça olmasından, kaynağını, gücünü ondan almış olmasından dolayıdır.
Mevlana eserlerinde akılla ilgili şu gerçeklerden de bahseder: * Akıl gölgedir, Allah (cc) ise güneşe benzer; O'nun güneşe karşı, gölgesinin parlaklığı mı olur, gölge O'na karşı dayanabilir mi?
* Akıl galip olursa, nefsin zayıflar. Zira ağır biniciden eşek zayıf düşer. * Akıl ikidir: Biri çalışarak kazanılan akıldır; onu mektepteki çocuk, nasıl bilgi bellerse o çeşit beller, öğrenir elde edersin. Öbür akılsa Allah (cc) ihsanıdır; onun kaynağı can içindedir.
* Akil ümitsizlik yolunu tutar mi hiç? Aşk gerek ki, o yolda başını ayak etsin, gitsin koşarak. Hiçbir şeye aldırmayan aşktır, akıl değil... Akıl, fayda elde edeceği şeyi arar...
* Akil, canla anlayış elde etmiştir, canla aydınlanmıştır; artık can nasıl olur da aklın buyruğuna girer.
*Akıllı bana sövse razıyım, çünkü onda feyiz vericiliğinden bir feyiz vardır.
*Aklı dostun aşkıyla kurban et; zaten akıllar dost ne yandaysa o yandadır.
* Aklin hususiyeti neticeyi düşünmektir. Nefis ise akıbeti düşünmez. * Aklin iki gözü de işin sonundadır; o gül için dikene katlanır, onun zahmetini çeker.
* Aklın varsa, bir başka akılla dost ol da, işlerini danışarak yap. İki akılla pek çok belalardan kurtulursun; ayağını göklerin yücesine basarsın.
* Bir testere aklı ikiye bölse, gene ateş içinde altın gibi güler akıl.
* Bütün sanatlar iyice bil ki, vahiyden meydana gelmiştir; önce böyledir, sonra akıl ona bir şeyler katar.
* Ey yiğit, akıl şehvetin tersidir. Şehvetin çevresinde donup dolaşanda akıl var deme...
* Fayda dediğim akildir; ekmek, kebap değil. Ey oğul, can gıdası, akıl ışığıdır.
* Güneş gibi ışık saçan bir akil gerek ki, ancak doğru yolda, gerçek olarak kılıç çalsın.
* Güzelim akıl, yokluktan çıkıp yüz gösterince, Allah (cc) ona elbise giydirdi, binlerce ad taktı.
* Hiç şüphe yok ki, akıllarla gönüller Arştandır; perde ardında, Arş ışığıyla yaşarlar.
* İblis'ten ihtiyar kim var? Ama değil mi ki aklı yok, hiçbir şey değildir o?
*insanın kolu kanadı akıldır, aklı yoksa bir başka aklı kılavuz edinmesi gerek. Akıl anahtarı olmayınca bu kapıyı açmaya kalkışmak, boş emektir, doğru değildir.
* Kara bir karınca, kara bir kilimin üstünde... Karınca gizli ama yol alıp giden tane meydanda. Akıl der ki: Gözünü iyi aç da bak, onu bir götüren olmadıkça kendi kendine gider mi hiç?
* Kölenin aklı kıttı, hırsı fazla; parasını, geçimini az görünce öfkelendi; başını dikti. Aklı olsaydı, bu işi ölçer, biçerdi de suçunu görür, kendini bağışlatmaya uğraşırdı.
* 0 yüce Peygamber; 'Akıl; oruçtan da, namazdan da yeğdir." diye ne güzel buyurmuştur. Çünkü akıl cevher, onlarsa arazdırlar. Namaz ye oruç akıllılar için farz olunmuştur.
*Padişah cana benzer, vezir akla. Bozuk akıl canı kötülüklere götürür. *Peygamber (sav), "ahmak kişi düşmanımızdır, yol kesen gulyabanidir" dedi. Akıllı olansa canımızdır, onun soluğu onun esintisi, bize fesleğendir.
* Firavun'un aklı, padişahların akıllarından üstünde, fazlaydı; fakat Allah (cc) buyruğu, akıldan etmişti, kör etmişti onu. Can gözüne, can kulağına Allah (cc) mührü vuruldu mu insan isterse Eflatun olsun, hayvan eder gider adamı.
NOT: Bu makale, Turan Bozkurt’un ‘Gönüller Sultanı Mevlana Celaleddin Rumi’ -2011, isimli eserinden alınmıştır. -2011, isimli eserinden alınmıştır.